9 Haziran 2011 Perşembe

Hangi Demokrasi, Ne Seçimi?

Genel seçimlerde oy vermek konusunda düşünmek gerekiyor. Oy verip hangi komedinin parçası olacağımız üzerinde düşünmemiz gerekiyor.
Kamu kurumlarının inşaat birimlerinin yöneticileri müteaahhitlerden maddî avantaj sağlamaya devam ediyor. Bunlar için mi oy vereceğiz?
Dışişleri bakanlığı kendi kırmızı pasaportlarının dışında vatandaşlarının yurtdışındaki saygınlığını savunmak ve arttırmak için hiçbir şey yapmıyor. Bunlar için mi oy vereceğiz?
Hükümet, AB üyeliği sürecinde hiçbir başarılı adımı atamıyor, süreci yönetemiyor? Bunlar için mi oy vereceğiz?
Toplumun en büyük derdi, dar etekler ve yoğun makyaj eşliğinde kadınların türban takması... Bunlar için mi oy vereceğiz?
Kadınını, kızını, kızkardeşini ezen ve öldüren bireylerin evet dediği anayasa değişikliği mi demokrasiyi güçlendirecek? Bunlar için mi oy vereceğiz?
"Bin kızım olsa birini okula göndermem" diyen şeyhin istediği demokrasi için mi oy vereceğiz?
Bütün işlerini "dostlar alışverişte görsün" anlayışıyla yürüten bürokratları atasınlar diye mi milletvekillerini seçelim?
Şehirlileşmeyi reddedenler için mi oy vereceğiz?
İstanbul'un caddelerini TIR parkına çevirenler için mi oy vereceğiz?
Hepsi büyük bir komedi... Aslında trajedi; "trajedi, olmaması gerekenin olması" diye tanımlanıyor...
Bu saçmalığın meşruiyetini sorgulamak gerekiyor...
Bakalım Türk uçakları ne zaman Libya'da bombardımana katılacak?
Seçimden sonra, yeni hükümet kurulduktan sonra mı?

Aile Hekimliği Saçmalığı

Bir sağlık ocağında 3 hekim vardı. Şimdi ismi değiştirip "Aile Sağlık Merkezi" yaptılar. İçi yine boş... Üç hekimden ikisi aynı gün işe gelmezse ne olur? Anlamsız kuyruk ve bekleme olur...

İl Sağlık Müdürlüğü'ndeki yönetim kapasitesi bu tür olayları engellemeye yeterli değil. Kafa düzgün çalışmayınca, "Ocak" yerine "Merkez" demek hizmet kalitesini arttırmıyor. Bunları yönetenleri seçmenin hiçbir anlamı ve değeri yok.

Aile hekimleri okumuş insanlar. Aynı günde üç hekimden ikisinin işe gelmemesinin yanlışlığını görmeleri gerekiyor.

Tüm dünya "kuyruk problemi"ni çözmüş; bankalar "kuyruk problemi"ni çözmüş. Aile Sağlık Merkezleri çözememiş. Üç hekimden biri boş oturuyor. Diğer hekime muayene olmak üzere hastalar bekliyor. Ama, il dışından gelen hastalar muayene olabiliyor.

Türkiye'deki çoğu kuruluşun içi kof!